
Jan Vermeer
(1632–1675)
Flemnk’li bir sanatçı olan JAN VERMEER’in en tanınmış başyapıtı (İNCİ KÜPELİ KIZ) sanatçı sanat hayatındaki portre ile hayli dikkat çekici hale getirdiği bu çalışma Flemenk resim’inde Hollanda Mona Lisa’sı olarak bilinmektedir.
Sanatçının her bir çalışması bir önceki çalışmasına göre çok içten ve güçlü olması onu geçmişten günümüze ve yarınlara taşıyacaktır. Fakat sanatçının çalışmalarında genelde günlük yaşamı sahnelemesi ve deniz kıyısı olan bir ülkede olası ise asıl dikkat çekilmesi gerek Vermer haritaları olasıdır.
Yaklaşık on resimden yedisinde bulunan haritalar aslında deniz kenarında kurulmuş olan Hollanda’nın ve kendi ülkesine olan sevgisini işlemek değildir sanatçının asıl amacı bu çalışmalardaki asıl amaç çalışmaların dengesinin arkaya bırakılmış olunan bir kare içine daha çekmektir. Tuvalin kare ve ya dikdörtgen yapısını resmin içinde çekip ikinci bir derinlik yaratıp gerçekçiliği artırmaktır.Nasıl ki çocukların rahat bir şekilde perspektif yapmak için kullandıkları iç içe geçmiş olan iki kare kullanıp küp oluşturmak istemleri gibi.

Sanatçı aynen bu şekilde sadece insanların yanılgısını artırmak için sadece ikinci bir kare ile hem daha mistik hem ide çekici kıla bilmek için harita veyahut bir kare ile resim yüzeyini parçalamıştır. tarihinin en ilginç ve bir o kadarda dehşet verici işlerini üreten sanatçı soyut sanata ilk adımı nerdeyse somut bir şekilde atmış bulunmaktadır. Sanatçı aslında kendi dönemi içinde ki sanatçılar gibi birçok işi birlikte öğrenmiş olduğunu resimlerinde çizdiği haritalardan görebilmekteyiz. Sanatçının profesyonelce çizdiği haritaların onun aslında denizcilikle uğraştığı veya birçok yılını denizde geçirmiş ola bildiğini de bize anlata bilir veyahut sanatçının asılında denize olan sevgisini ve bir o kadar da ona olan korkusunu bilinç altılından fark ettirmeden bize yıllardır gösterdi. Kim bilir beklide sanatçı para kazanmayı harita çizerek te karşılamış olabileceği de söz konusu ola bilmektedir.Sanatçının çizdiği eserlerde realizmin en üst seviyelerde olduğunu ve bir o kadar da soyut olduğun unda eserlerdeki denge problemini çizmek için arkaya veya ön tarafta resmettiği objelerle göstermektedir. Rönesans tan, Maniyerizme oradan ada Barok’a kadar ve donrasında çizilen eserlerden bir obje çıkarıldığı zaman çalışma anlamını yitirir ve bir eksiklik his ettirir. Fakat Vermer’in çalışmaları bu konun tam aksine her hangi bir objeyi bırakın resmin ana temasını çıkarınca çalışma farklı bir işe dönmektedir.anatçının beklide günlük yaşam resmi(janr) çizmesinin en büyük sebebidir. Çünkü janr resimde genelde mekan içi çizen sanatçı çizdiği resmin kolaylıkla parçalara bölünmesini sağlamaktaydı nasıl ki bir ülkenin siyasi haritasında şehirlerin yerlerini parçalayarak sınarlarını çizerek gösterilmesi gibi.

Görüldüğü gibi sanatçının çalışması beklide kendisinden yıllarca sonra doğacak olan sanatçı Piet Mondrian çalışmasına çok yakın sayılmaktadır. Sanatçının çalışmasındaki asıl dikkat çekilen yer olan kız ise sadece bu güne kadar bir oyalayıcı olarak orda kendi halinde udunu çalmakla meşgul çünkü sanatçı çalışmasında denge unsurunu o kadar güçlü bir şekilde görüp ona göre hareket etmiş ki nerdeyse ama nerdeyse soyuta yakın bir iş üretmekten geri kalmamıştır.
Kendi döneminden çok daha ileri görüşlü bir sançtı olan Vermer aslında sanat tarihinde farkında olup olmayıp iki önemli unsura hizmet etmiş olması aslında çok şaşırtıcıdır. Nerdeyse birçok çalışması kendinden sonraki sanatçılar için çok büyük bir ilham kaynağı olan sanatçı soyut düşüne bilen beklide ilk sançtı diye bilmekteyiz.
Daha öncesinden Sürrealist düşünmüş ola bilen Bush’un akabinde bu sanatçının eserleri bir çığır niteliği taşıdığı hem perspektif hem de soyut bölümlenmeler konusunda çok ilginç olmak ta ve bir ilk niteliğini de taşımaktadır.
(Fatih MATİYAR) Vermeer üzerine araştırmalı 1. bölüm.